Diplomalı genç sayımız hızla artıyor. Memnuniyet verici mi?
Kesinlikle memnuniyet verici.
Aynı hızda hatta daha hızla artan bir başka ayrıntı ise işsiz sayısı. Pek çoğu da diplomalı hatta birkaç diplomalı işsizlerden oluşuyor. Tedirgin edici mi?
Fazlasıyla tedirgin edici.
Peki, bu ikilemden nasıl kurtuluruz?
Yani diplomalı gençlerimizi nasıl iş, güç sahibi haline getirebiliriz?
Hem kendileri hem de ülkemiz için katma değeri yüksek iş gücü haline nasıl dönüştürebiliriz?.. Ciddi bir planlamayla, diplomalı işsiz sayımızı eritmenin ötesinde, üniversiteye olan aşırı talebi azaltmak, işten bile değil. Yeter ki içerisinde bulunduğumuz girdabın farkına varalım ve çözüm için masaya oturalım.
Böylesi bir girişim için her şeyden önce diploma odaklı eğitimden vazgeçip, üretim odaklı bir eğitim anlayışını benimsememiz gerekiyor. Bunun yolu da iyi bir mesleki eğitimden yani yetkinlikten geçiyor.
“Benim şu kadar diplomam var” diyen gençler yerine “Ben şu işi çok iyi yapıyorum” diyen gençler yetiştirmeliyiz.
Mesleki eğitimin sırrı gençlere yapacakları işi sevdirmekten geçiyor. Hiç ama hiç kimse sevmediği işi canı gönülden yapmaz, dolayısıyla başarılı da olamaz, mutlu da.
Onlar olmadığı için de kaliteyi yakalamaları da mümkün değildir.
İşte bu yüzden mesleki eğitime bakış açımızı tümüyle değiştirmemiz gerekiyor.
Öncelikle meslek yelpazemizi dünyanın gidişatına ve ülkemizin kalkınma hedeflerine göre yeniden düzenlemeli ve olabildiğince genişletmeliyiz. Sonra da “Her çocuğun başarılı olabileceği bir alan mutlaka vardır” gerçeğinden yola çıkarak, doğru eşleşmeler yapmalıyız. Yani çocuklarımızı sevmedikleri mesleklere değil, severek yapacakları mesleklere yönlendirmeli ve sonuna kadar arkalarında durmalıyız.
Bunu yaparken de mesleki eğitime gidenleri “tembel” ya da “başarısızlar” diye aşağılamak yerine ”kalkınmanın mimarları” diye onore etmeliyiz.
Bu, o kadar zor mu?
Kesinlikle hayır.
İstenirse gerisi çok kolay gelir.
Bir yandan mevcut öğrenciler doğru yönlendirilirken, öte yandan diplomalı işsizlere minik dokunuşlarla yani kısa süreli kurslarla yeni çalışma alanları yaratılabilir.
Çocuklarımız mutlu ve üretken olursa, ülkemiz de mutlu ve müreffeh olur. Ne olur artık bunu anlayalım.
Ek yerleştirme?..
YKS Ek Yerleştirme takvimi belli oldu. Tercih süreci bugün başlıyor.
Ek yerleştirmeden hiçbir yeri kazanamayan öğrenciler yararlanabilecek ve adaylar sadece kendi puanlarından daha düşük puanlı yerleri tercih edebilecekler.
Toplam kontenjan henüz açıklanmadı.
Birinci yerleştirme sonucunda 13 bin boş kontenjan kalmıştı.
Kazanıp da kayıt yaptırmayan öğrenci sayısı ise henüz belli değil.
Toplam boş kontenjanın 50 bini geçmesi bekleniyor.
Ek yerleştirme işlemleri yine ÖSYM tarafından yürütülecek.
Adaylar, tercihlerini 13 Eylül gece yarısına kadar T.C. Kimlik numaraları ve şifreleriyle ÖSYM’nin ais.osym.gov.tr internet adresinden veya ÖSYM Aday İşlemleri Mobil Uygulaması’ndan yapabilecekler.
Ek yerleştirme için ücret ödemeleri ise 14 Eylül’de yapılacak.
Tercih ettikleri programlara yerleşme hakkı kazanan adaylar 25-28 Eylül tarihlerinde elektronik kayıt yaptırabilecek.
Ek yerleştirmelerin üniversitedeki kayıtları ise 26-30 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilebilecek. Merkezi yerleştirmede bir yükseköğretim programına yerleştirilen adaylar, ek yerleştirme için başvuru yapamayacak.
Kazanıp da kaydını yaptırmayan öğrencilerin ortaöğretim başarı puanları gelecek yıl düşecek. Bu yüzden, kazanıp da devam etmeyeceğiniz programları tercih etmemelisiniz!..
Yerleşen adaylar boş yer olması halinde yurt olanaklarından da yararlanabilecekler.
Bu noktada önemli olanın diploma değil, mezuniyet sonrası istihdam olanakları olduğu asla akıldan çıkartılmamalıdır.
Özetin özeti: Eğitim ve diploma elbette önemli ama daha da önemli olanı sevdiğiniz bir alanda alacağınız bir eğitim ve sonrasında o alanda bulacağınız iştir.
Kesinlikle memnuniyet verici.
Aynı hızda hatta daha hızla artan bir başka ayrıntı ise işsiz sayısı. Pek çoğu da diplomalı hatta birkaç diplomalı işsizlerden oluşuyor. Tedirgin edici mi?
Fazlasıyla tedirgin edici.
Peki, bu ikilemden nasıl kurtuluruz?
Yani diplomalı gençlerimizi nasıl iş, güç sahibi haline getirebiliriz?
Hem kendileri hem de ülkemiz için katma değeri yüksek iş gücü haline nasıl dönüştürebiliriz?.. Ciddi bir planlamayla, diplomalı işsiz sayımızı eritmenin ötesinde, üniversiteye olan aşırı talebi azaltmak, işten bile değil. Yeter ki içerisinde bulunduğumuz girdabın farkına varalım ve çözüm için masaya oturalım.
Böylesi bir girişim için her şeyden önce diploma odaklı eğitimden vazgeçip, üretim odaklı bir eğitim anlayışını benimsememiz gerekiyor. Bunun yolu da iyi bir mesleki eğitimden yani yetkinlikten geçiyor.
“Benim şu kadar diplomam var” diyen gençler yerine “Ben şu işi çok iyi yapıyorum” diyen gençler yetiştirmeliyiz.
Mesleki eğitimin sırrı gençlere yapacakları işi sevdirmekten geçiyor. Hiç ama hiç kimse sevmediği işi canı gönülden yapmaz, dolayısıyla başarılı da olamaz, mutlu da.
Onlar olmadığı için de kaliteyi yakalamaları da mümkün değildir.
İşte bu yüzden mesleki eğitime bakış açımızı tümüyle değiştirmemiz gerekiyor.
Öncelikle meslek yelpazemizi dünyanın gidişatına ve ülkemizin kalkınma hedeflerine göre yeniden düzenlemeli ve olabildiğince genişletmeliyiz. Sonra da “Her çocuğun başarılı olabileceği bir alan mutlaka vardır” gerçeğinden yola çıkarak, doğru eşleşmeler yapmalıyız. Yani çocuklarımızı sevmedikleri mesleklere değil, severek yapacakları mesleklere yönlendirmeli ve sonuna kadar arkalarında durmalıyız.
Bunu yaparken de mesleki eğitime gidenleri “tembel” ya da “başarısızlar” diye aşağılamak yerine ”kalkınmanın mimarları” diye onore etmeliyiz.
Bu, o kadar zor mu?
Kesinlikle hayır.
İstenirse gerisi çok kolay gelir.
Bir yandan mevcut öğrenciler doğru yönlendirilirken, öte yandan diplomalı işsizlere minik dokunuşlarla yani kısa süreli kurslarla yeni çalışma alanları yaratılabilir.
Çocuklarımız mutlu ve üretken olursa, ülkemiz de mutlu ve müreffeh olur. Ne olur artık bunu anlayalım.
Ek yerleştirme?..
YKS Ek Yerleştirme takvimi belli oldu. Tercih süreci bugün başlıyor.
Ek yerleştirmeden hiçbir yeri kazanamayan öğrenciler yararlanabilecek ve adaylar sadece kendi puanlarından daha düşük puanlı yerleri tercih edebilecekler.
Toplam kontenjan henüz açıklanmadı.
Birinci yerleştirme sonucunda 13 bin boş kontenjan kalmıştı.
Kazanıp da kayıt yaptırmayan öğrenci sayısı ise henüz belli değil.
Toplam boş kontenjanın 50 bini geçmesi bekleniyor.
Ek yerleştirme işlemleri yine ÖSYM tarafından yürütülecek.
Adaylar, tercihlerini 13 Eylül gece yarısına kadar T.C. Kimlik numaraları ve şifreleriyle ÖSYM’nin ais.osym.gov.tr internet adresinden veya ÖSYM Aday İşlemleri Mobil Uygulaması’ndan yapabilecekler.
Ek yerleştirme için ücret ödemeleri ise 14 Eylül’de yapılacak.
Tercih ettikleri programlara yerleşme hakkı kazanan adaylar 25-28 Eylül tarihlerinde elektronik kayıt yaptırabilecek.
Ek yerleştirmelerin üniversitedeki kayıtları ise 26-30 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilebilecek. Merkezi yerleştirmede bir yükseköğretim programına yerleştirilen adaylar, ek yerleştirme için başvuru yapamayacak.
Kazanıp da kaydını yaptırmayan öğrencilerin ortaöğretim başarı puanları gelecek yıl düşecek. Bu yüzden, kazanıp da devam etmeyeceğiniz programları tercih etmemelisiniz!..
Yerleşen adaylar boş yer olması halinde yurt olanaklarından da yararlanabilecekler.
Bu noktada önemli olanın diploma değil, mezuniyet sonrası istihdam olanakları olduğu asla akıldan çıkartılmamalıdır.
Özetin özeti: Eğitim ve diploma elbette önemli ama daha da önemli olanı sevdiğiniz bir alanda alacağınız bir eğitim ve sonrasında o alanda bulacağınız iştir.