Kendi sahasında Gaziantep’i yenmek için teknik ekip, futbolcular her şeyini ortaya koydu. Galatasaray’da bir şanssızlık var. Gaziantep iyi bir takım, kabul ediyorum. Hiç itirazım yok. Ama bu kadar da şanssızlık görmedim. İki topun direkten dönüyor. Penaltı kaçırıyorsun. Kaleci Günay’ın da kurtardığı en az yüzde yüz 5 pozisyon var.
44. dakika futbol sahalarımızda ilk defa gördüğümüz bir oyuncu atılma yaşandı. Yaşar Kemal Uğurlu veya başka hakemler Abdülkadir’in ikinci sarı karttan kırmızı gördüğü pozisyonda hiç bir oyuncu attılar mı? Madem Abdülkadir’i atıyorsun, öyleyse her maç bütün takımlardan iki-üç futbolcunun atılması lazım. Hadi bunu da geçtim, Yunus’un suratına tekme geliyor. Bu en azından sarı kart değil mi? Bana hiç hiç kimse “hakem hata yapabilir” demesin... Yaşar Kemal Uğurlu adaletli düdük çalamıyor. Ama gelecek hafta görürsünüz; MHK en önemli maça Yaşar Kemal Uğurlu’yu tayin eder.
Her neyse önemli değil... Okan Buruk’un talebeleri bir devre 10 kişi de oynasalar saygı duyulacak bir futbol ortaya koydular. Boey, Nelsson, Emin Bayram, Torreira, Yunus, Oliveira ve Mertens iki kişilik mücadele ettiler. Sahada 10 kişi oynadıklarını hissettirmediler. Okan Buruk’a helal olsun. Takımını çok iyi hazırlamış. Bir kere kondisyon olarak çıtayı bayağı yükseltmiş. Gaziantep gibi şimdiye kadar yenilmemiş bir takım karşısında bu kadar çok gol pozisyonuna girmek gerçekten çok zor bir şey... Okan Buruk’u ve futbolcuları ne kadar kötüleseler de Galatasaray adım adım geliyor.
Dün gecenin en büyük artısı muhteşem taraftardı. Takımları 10 kişiyle üç puanı alınca herkesin keyfi, güveni zirve yaptı. İkinci artı Abdülkerim’in yerine giren
Emin Bayram’ın sıfır hata ile harika futbol oynamasıydı. Galatasaray iyi bir stoper kazandı. Yunus çok çalıştı ama temposunun biraz daha artması lazım. Son hamlelerinde güçsüz kalıyor. Kerem ise bir türlü çizgisini yukarıya çıkartamıyor. İlk yarı takımının en çok top kaybeden futbolcusuydu. Kerem kendine öz eleştiri yapmalı. “Ben yıldız oldum” havalarına girerse çok çabuk unutulur gider.
Sonuçta Gaziantep’i de alkışlamak lazım. Onlar da G.Saray gibi olağanüstü mücadele ettiler. Futbolda yenersin, yenilirsin ama kazanmak için ortaya bütün gücünü koyarsın. Erol Bulut’un talebeleri de bunu yapıyor. G.Saray kendilerinden daha iyiydi. Taraftarıyla bütünleşti. Galibiyeti hak eden taraftı.
44. dakika futbol sahalarımızda ilk defa gördüğümüz bir oyuncu atılma yaşandı. Yaşar Kemal Uğurlu veya başka hakemler Abdülkadir’in ikinci sarı karttan kırmızı gördüğü pozisyonda hiç bir oyuncu attılar mı? Madem Abdülkadir’i atıyorsun, öyleyse her maç bütün takımlardan iki-üç futbolcunun atılması lazım. Hadi bunu da geçtim, Yunus’un suratına tekme geliyor. Bu en azından sarı kart değil mi? Bana hiç hiç kimse “hakem hata yapabilir” demesin... Yaşar Kemal Uğurlu adaletli düdük çalamıyor. Ama gelecek hafta görürsünüz; MHK en önemli maça Yaşar Kemal Uğurlu’yu tayin eder.
Her neyse önemli değil... Okan Buruk’un talebeleri bir devre 10 kişi de oynasalar saygı duyulacak bir futbol ortaya koydular. Boey, Nelsson, Emin Bayram, Torreira, Yunus, Oliveira ve Mertens iki kişilik mücadele ettiler. Sahada 10 kişi oynadıklarını hissettirmediler. Okan Buruk’a helal olsun. Takımını çok iyi hazırlamış. Bir kere kondisyon olarak çıtayı bayağı yükseltmiş. Gaziantep gibi şimdiye kadar yenilmemiş bir takım karşısında bu kadar çok gol pozisyonuna girmek gerçekten çok zor bir şey... Okan Buruk’u ve futbolcuları ne kadar kötüleseler de Galatasaray adım adım geliyor.
Dün gecenin en büyük artısı muhteşem taraftardı. Takımları 10 kişiyle üç puanı alınca herkesin keyfi, güveni zirve yaptı. İkinci artı Abdülkerim’in yerine giren
Emin Bayram’ın sıfır hata ile harika futbol oynamasıydı. Galatasaray iyi bir stoper kazandı. Yunus çok çalıştı ama temposunun biraz daha artması lazım. Son hamlelerinde güçsüz kalıyor. Kerem ise bir türlü çizgisini yukarıya çıkartamıyor. İlk yarı takımının en çok top kaybeden futbolcusuydu. Kerem kendine öz eleştiri yapmalı. “Ben yıldız oldum” havalarına girerse çok çabuk unutulur gider.
Sonuçta Gaziantep’i de alkışlamak lazım. Onlar da G.Saray gibi olağanüstü mücadele ettiler. Futbolda yenersin, yenilirsin ama kazanmak için ortaya bütün gücünü koyarsın. Erol Bulut’un talebeleri de bunu yapıyor. G.Saray kendilerinden daha iyiydi. Taraftarıyla bütünleşti. Galibiyeti hak eden taraftı.