Terör örgütlerine karşı mücadele ve uluslararası iş birliği

HİKMEt SAMİ TÜRK

1.Giriş

Çağımızda terör örgütleri, yaptıkları eylemlerde yalnız bir ülkenin sınırları içinde kalmıyor, üslendikleri bir ülkeden başka bir ülkeye yönelik sınır aşan eylemlerde de bulunuyorlar. Türkiye, yaklaşık 40 yıldan beri ülke bütünlüğüne ve anayasal düzene karşı gerek yurt içinden çıkan, gerek yurt dışından gelen, çoğu zaman birbiriyle bağlantılı terör örgütleriyle mücadele ediyor. Bu bağlamda özellikle güney komşularımız Irak ve Suriye’de üslenen terör örgütleri birçok yurttaşımızın can ve mal kaybına yol açan eylemler yaptılar. Onları etkisiz duruma getirmek için uluslararası hukuk çerçevesinde verilen mücadele devam ediyor.

Bu mücadele, bazen sıcak takip hakkı kullanılarak komşu ülkelerin topraklarına girerek yapılıyor. Komşularımızın toprak bütünlüğüne saygımız tamdır. Ancak Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 51. maddesi çerçevesinde meşru savunma hakkının kullanılması bunu gerektiriyor.

Belirli sürelerle izin

2. Türk Silâhlı Kuvvetlerine Terörle Mücadele İçin Sınır Ötesi Harekât İzni Veren TBMM Kararları

TBMM, bu amaçla 2014 yılından bu yana Anayasa’nın 92. maddesine göre Türk Silâhlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine belirli sürelerle izin veren kararlar alıyor. TBMM’nin bu konudaki 26.10.2021 tarih ve 1310 sayılı son Kararı, sonuç bölümüyle şöyledir:

“Türkiye’nin millî güvenliğine yönelik ayrılıkçı hareketler, terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye’deki tüm terör örgütlerinden … ülkemize yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı ulusal güvenliğimizin idame ettirilmesini sağlamak … için … hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara matuf olmak üzere, yabancı silâhlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması … için Anayasa’nın 92. maddesi uyarınca … son olarak 7.10.2020 tarihli ve 1266 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararıyla 30.10.2021 tarihine kadar uzatılan izin süresinin 30.10.2021 tarihinden itibaren iki yıl uzatılması Genel Kurulun 26.10.2021 tarihli 11. Birleşiminde kabul edilmiştir.”(1)

Bu, izin süresinin 30.10.2023 tarihine kadar uzatılması demektir. Böylece Meclis, izin süresini –arada erken seçim kararı verilmezse– en geç 18 Haziran 2023 tarihinde sona erecek 27. yasama dönemini aşacak biçimde belirlemiş oldu.

3. Türkiye ile Suriye Arasında Teröre ve Terör Örgütlerine Karşı İşbirliği Anlaşmaları

Uluslararası boyutları olan terör örgütleri ile mücadelede ilgili ülkeler arasında uyumlu bir işbirliği başarı şansını artırır. İşbirliği terör eylemlerinin hedefindeki ülkeler arasında olabileceği gibi, hedef ülke ile üs olarak kullanılan, ancak kendisi de zarar gören ülke arasında da olabilir. Nitekim başta PKK ve onun uzantıları PYD ve YPG olmak üzere, Suriye’de üslenmiş bulunan terör örgütlerinin asıl hedefleri Türkiye olmakla birlikte, Suriye’ye de büyük zarar vermektedirler. Dolayısıyla terör örgütlerine karşı mücadelede işbirliği her iki ülkenin yararınadır. Bu anlayışla geçmişte Türkiye ile Suriye arasında teröre ve terör örgütlerine karşı mücadelede işbirliğini sağlamaya yönelik iki anlaşma yapılmıştır.

4. Adana Mutabakatı

Birincisi, Türkiye’ye 1980-1990’lı yıllarda Suriye’den gelen PKK saldırılarının artması ve örgütün başındaki Abdullah Öcalan’a sığınma hakkı tanınması nedeniyle iki ülke arasındaki siyasî ilişkilerin gerginleşmesi üzerine 20 Ekim 1998 günü Adana’da bir araya gelen iki ülke heyetleri arasında yapılan görüşmeler sonunda Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Uğur Ziyal ile Suriye Güvenlik Başkanı Tümgeneral Adnan Badr al-Hasan tarafından imzalanan ve Adana Mutabakatı olarak adlandırılan anlaşma metnidir. Bir protokol niteliğindeki bu Mutabakat, Suriye yönünden Öcalan’ın ülke dışında olduğu ve bir daha asla ülkeye giremeyeceği, yurt dışındaki PKK unsurlarının Suriye’ye dönemeyeceği, ülke topraklarındaki PKK kamplarının bir daha kullanılamayacağı ve tutuklanan PKK üyelerinin listelerinin Türkiye’ye verileceği taahhütlerini içeriyordu. Uzun vadeli önlemler olarak Suriye, kendi topraklarında Türkiye’nin güvenlik ve istikrarını tehlikeye düşürecek eylemlere izin vermeyeceği gibi; terörist örgüt olarak ilân ettiği PKK ve uzantılarının silâh, lojistik ve malî destek sağlamasına ve propaganda faaliyetlerine, transit yollarla üçüncü ülkelere geçmelerine de izin vermeyecek, eğitim kampı kurmalarını ve ticarî faaliyetlerde bulunmalarını yasaklayacaktı. Mutabakatta bu taahhütlerin yerine getirilmesini sağlamak ve izlemek için iki ülkenin üst düzey yetkilileri arasında doğrudan telefon hattı kurulması, diplomatik temsilciliklerde güvenlik işleri için özel temsilciler atanması öngörülmüştü.

Adana Mutabakatı, Meclis’ten geçerek yürürlüğe konulmuş bir antlaşma olmamakla birlikte; Suriye’de 15 Mart 2011 günü Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı başlayan protesto gösterilerinin Nisan 2011’de bütün ülkeye yayılmasına ve bir iç savaşa dönüşmesine kadar uygulanmış, bu süre içinde Türkiye’nin terör örgütlerine karşı verdiği mücadelede Suriye topraklarında yapmak zorunda kaldığı askerî harekât için dayanak olarak kullanılmıştır.

- DEVAMI YARIN-

(1) 26.10.2021 tarih ve 1310 sayılı TBMM Kararının tam metni için bk. T. C. Resmî Gazete, 28.10.2021, S. 31642, s. 1 vd.
 
Üst Alt